Beyazıt'taki Silahlı Çatışmaya Davasında 12 Sanığa Tahliye
BEYAZIT'ta 23 Mayıs 2022'de iki taraf arasında çıkan silahlı çatışmayla ilgili davanın ilk duruşması yapıldı.
BEYAZIT'ta 23 Mayıs 2022'de iki taraf arasında çıkan silahlı çatışmayla ilgili davanın ilk duruşması yapıldı. 26 sanığın yargılandığı davada 12 sanığın yurt dışı yasağı konularak tahliyelerine karar verildi. 5 sanığın ise tutukluluğunun devamına hükmedildi. Çıkan çatışmada, çapraz ateş arasında kalan Azerbaycanlı oyuncu Kamran Dadashzade hayatını kaybetmişti.
İstanbul 31. Ağır Ceza Mahkemesi'nde iki gün görülen duruşmaya, aralarında Kerim Öztürk, Mahmut Korkular, Gürsel Korkular, Ferit Çakırtaş'ın da arasında bulunduğu, birbirlerinden şikayetçi olan bazı tutuklu müşteki-sanıklar, tutuksuz sanıklar, olayda yaralanan polisler ve taraf avukatları katıldı. Mahkeme heyeti, husumetli tarafları birarada olmamalarını sağlamak için bazı sanıkların savunmalarını cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla aldı. Duruşmaya cezevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılan müşteki-sanık Kerim Öztürk, "İş yerini ağabeyim Polat'la birlikte işletiyoruz. Karşı taraf 5 yıldır bize saldırıyor. Yıllar içinde yaklaşık 20 defa saldırdılar. Geçmiş saldırılarda kameralar camlar kırılmıştı. Polise yaptığımız şikayetler sonucu açılmış davalarımız var. Ben 2 senedir kendi dükkanıma giremiyorum. İşe aldığım elemanları bile darp ediyorlardı" dedi. Olay günü dükkanında temizlik yapmaya gittiğini belirten Öztürk, "Mallarım küflenmişti. Ömer'e temizlik için yardıma ihtiyacım olduğunu söyledim. O da birilerini toplayıp getirdi. Ruhsatlı tabancamı da rafa koymuştum. Polise dükkanı açacağımızı daha önce söylemiştik. Gece saat 03.00 gibi bir bekçi ile polis memuru gelerek burada olduklarını bizi koruyacaklarını söyledi. Dükkanı temizliyorduk. Kameralar takılıyordu. Elemanlarımızın bazıları yemeğe gidiyordu, kimisi geliyordu. Sabaha doğru karşı taraf toplanmaya başladı. Ağabeyim panik butonuna bastı. Basınca direkt polis geliyor. Takviye polisler geldi. Burada 10 kişi yargılanıyor, ama karşı taraf 30-40 kişiydi. Bir polis memuru dükkana girerek "Dışarı çıkmamamızı, çıkarsak bizi koruyamayacaklarını" söyledi. Daha sonra Hacı isimli biri dükkana girerek "Ya siz dükkanı bize satacaksınız, ya da sizden de bizden de 3 kişi ölür" dedi. Biz hiç dükkan dışına çıkmadık. İçeriden dışarısı net olarak görünmüyordu ama çok kalabalıklardı. Polis bize kendimizi savunmamız gerektiğini söyledi. Bir kişi dükkana sert bir cisim attı. Cam kırıldı. Küfürler etmeye başladılar. Silahlar sıkıldı" diye konuştu.
"HEDEF GÖZETMEDEN ATEŞ ETTİM"
Karşı tarafın planlı olarak kendilerini öldürmeye çalıştığını da söyleyen Kerim Öztürk, "Ağabeyim ve bana hedef gözetilerek ateş edildi. Ağabeyim omzundan yaralandı. Mermiler fazla gelince korktum. Polisin yetersiz olduğunu anladım. Ben de ruhsatlı silahımla hedef gözetmeksizin ateş ettim. Daha sonra yukarı çıktık. Polis hala çatışıyordu. Özel harekat polisleri geldi. Teslim olduk. Vefat eden kişinin, polis memurunun seken kurşunundan vurulduğu yazıyor. Suçlamayı kabul etmiyorum. Dükkan dedemden kalmadır. Bu çete 5 senedir benim dükkanıma çökmeye çalışıyor. Eğitimimi Amerika'da yapıyorum, ekonomi üzerine. Bu tür olaylardan uzağım. 2020'de küçük kardeşime saldırdılar, beyin kanaması geçirdi. 11 gün yoğun bakımda kaldı. Şikayetçiyim. Masumum, bir şey yapmadım. Beraatımı istiyorum" dedi.
Hakimin, bir gün öncesinde silahları zulaladığınız söyleniyor sorusu üzerine sanık Öztürk, "Benim silahım zaten ruhsatlı. Ben onların silahlı olduğunu bilmiyordum, onları Ömer getirmişti. Hepsini o gün tanıdım" dedi.
"SİLAH KULLANMADIM"
Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Mahmut Korkular ise diğer müşteki sanıklar Polat ve Kerim Öztürk'ü tanıdığını ve aralarında husumet bulunduğunu söyleyerek, "Polat Öztürk'ün işlettiği dükkanın önceki sahibi Ömer Demir'di. Ömer Demir ve Polat Öztürk'ün Ayhan Öztürk'le arasında dükkanın tapusunun teslim edilmemesi hususuyla alakalı mahkemelik bir durum vardı. Ömer Demir'in lehine tanıklık yapınca bunlar bize düşmanlık beslediler. Böylece aramızda husumet başladı. Hatta Polat Öztürk, bizim köyümüze kadar gelip bizi tehdit etmişti. Olay günü her zamanki gibi iş yerimizi açmaya gittik, onların iş yerinde çok sayıda insan vardı. Kardeşim bu durumu 112'ye bildirdi. Belli ki geceden hazırlık yapmışlar. Kolu kırık olan bir kişi "Biz buraya ölmeye geldik" diye bağırdı. Daha sonra arbede yaşandı, silah sesleri gelmeye başladı içeriden. Memur bey de yaralandı. Ben vurulan polis memuruna ceketimi çıkararak tampon yaptım. 112'yi arayıp haber verdim. Olayın başından sonuna kadar oradaydım. Hiçbir eylemim olmadı. Silah kullanmadım" diye konuştu. Müşteki-sanık Ferit Çakırtaş da olaydan 12 gün önce çalışmak için İstanbul'a geldiğini belirterek "Olay günü kargaşa çıktı. Bir anda kendimi kargaşanın içinde buldum. Korkular ailesi akrabam olur. Bir polis memurunu yerde gördüm. Korktum ve silahımla havaya doğru ateş ettim. Ben de vuruldum" dedi. Cep telefonundaki silah fotoğrafları sorulan Çakırtaş, "Silah merakım vardı. Öztürk ailesini tanımam. Keşke bu olay olmasaydı. Şikayetçiyim" dedi. Müşteki-sanık İbrahim Halil Küçükyılmaz da meşru müdafaa haliyle olaya müdahil olduğunu, bir polis memurunu şokta görünce, dayanamayıp silahını alarak havaya ateş ettiğini, iki tarafı da tanımadığını, kendisinin de sol bacağından vurulduğunu söyledi.
POLİSLER ŞİKAYETÇİ OLDU
Müşteki olarak dinlenen polisler de sanıklardan şikayetçi olduklarını belirttiler.
5 SANIĞIN TUTUKLULUĞU DEVAM
Mahkeme heyeti, dosya içerisinde yer alan görüntülerin bulunduğu CD'lerin ve dosyanın bilirkişiye gönderilerek ilk atışını kimden geldiği, kimlerin silahla ateş ettiği, görüntülerde pompalı tüfek ya da av tüfeğinin olup olmadığının ve kimin elinde olduğunun tespitinin yapılmasına karar verildi. Sanıklardan Mahmut Korkular, Ali Ergen, Burak Ergen, Ozan Baycan, Salih Albayrak, Sercan Bilgi, Serhat Çeçen, Servet Erez, Muzaffer Bilgi, Eyüp Can Asman, Kaan Küçcük ve Doğan Karatay'ın tahliyelerine ve haklarında yurt dışına çıkış yasağı konulmasına hükmedildi. Heyet sanıklar Ferit Çakırtaş, Gürsel Korkular, İbrahim Halil Küçükyılmaz, Kerim Öztürk ve Polat Öztürk'ün ise tahliye taleplerini reddederek tutukluluk hallerinin devamına karar verdi. Duruşma, 5 Temmuz tarihine ertelendi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Savcılığınca hazırlanan iddianamede, Çadırcılar Caddesi No:96'da Kerim Öztürk ve Polat Öztürk kardeşlerin "Öztürk Tekstil" isimli iş yerlerinin bulunduğu, yan tarafta No:98'deki iş yerinde de ayakkabıcılık faaliyeti yürüten Korkular ailesinin bulunduğu, her iki taraf arasında önceye dayalı husumetin bulunduğu anlatıldı. İddianameye göre Korkular ailesinin bulunduğu grup, Öztürkler'in işyeri önünde toplandı. Toplanan yaklaşık 40 kişinin arasında sözlü tartışma ve küfürleşme oldu. Polis her iki tarafı sakinleştirmeye çalıştıysa da gruptakiler "Ölmeye geldiklerini, aralarındaki husumetin, iki taraftan birinin yok olmasıyla sonuçlanacağını" söyledi. Gruptaki bir şahsın küfür ederek "Sizi burada barındırmayacağım" demesi üzerine, bir başkası belinden silah çıkararak 8-10 el ateş etti ve silahlı çatışma her iki grup arasında başladı.Polis memuru Gökhan Kaya ilk ateş esnasında sırtından yaralandı. Ayrıca olay esnasında yoldan geçen Azerbaycanlı oyuncu Kamran Dadashzade de çapraz ateş arasında kalarak yaralandı ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. Olayı başlatan ve Korkular ailesinden olan Cuma Korkular, Remzi Korkular, Enes Korkular, Mustafa Korkular ve Mehmet Korkular'ın olay yerinden kaçtıkları ve halen firar durumda oldukları ifade edildi. İddianamede 9'u polis memuru 14 kişi "mağdur", her iki gruptan 26 kişi "mağdur-şüpheli" olarak yer aldı. Şüpheli Kerim Öztürk'ün "Kasten öldürme" suçundan müebbet hapsi istenirken, "Kasten Öldürmeye Teşebbüs", "Kasten Yaralama", "Görevi Yaptırmamak İçin Direnme", "Ruhsatsız silah Taşıma" suçlarından 98 yıldan 275 yıla kadar hapsi talep edildi. Diğer şüphelilerin ise 45 yıldan 285 yıla kadar değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılmaları istendi.