Cumhurbaşkanı Erdoğan: Resmi Rakam 1 Milyon 700 Bin-2

Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi'nde düzenlenen Büyük İstanbul Mitingi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Burasının bir diğer önemli özelliği de 15 Temmuz Destanı'nı İstanbullularla birlikte yazdığımız yerdir. Biliyorsunuz,...

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Resmi Rakam 1 Milyon 700 Bin-2

Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi'nde düzenlenen Büyük İstanbul Mitingi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Burasının bir diğer önemli özelliği de 15 Temmuz Destanı'nı İstanbullularla birlikte yazdığımız yerdir. Biliyorsunuz, bu kardeşinizi FETÖ'cüler ailesiyle birlikte öldürmeye geldiler. Gece buraya indik. Bay Bay Kemal FETÖ'cüler tarafından tankların arasından kaçırılarak Bakırköy Belediyesi'ne gitti. Orada kahvesini yudumluyor ve olanları seyrediyordu. Yalan bol, benim haberim olsaydı ben de beklerdim dedi. Hayatı yalan. Dürüstlük diye bir şey bunda yok. Ona ihtiyacımız yoktu, on binler buradaydı. Milletim bizimle beraberdi. Milli iradenin şahlanışı olan 15 Temmuz Destanı'ndan rahatsızlık duyanlar buradan her geçtiklerinde adeta aynı hezimeti tekrar yaşıyorlar. Niye mitingini burada yapamadı, Yenikapı'da? Neden? Bu iş, farklı bir şey. İnşallah onların bu kabuslarını da hiç bitirmeyeceğiz. Buna hazır mıyız? Gümbür gümbür sandıklara gidiyor muyuz? Bütün yakınlarımızı dostlarımızı, sandıklara götürüyor muyuz? Ben size inanıyorum. Siz İstanbul'sunuz. İstanbul evet derse bu iş biter. İstanbul birilerini emekli edeceğiz derse bu iş biter. Benim size inancım tam. Biz bugüne kadar sadece milletimizle yol yürüdük. Bugün de milletimizle yol yürüyoruz. Siz tamam derseniz bu iş bitmiştir" diye konuştu.

"TÜRKİYE YÜZYILI'NI SİZLERLE BERABER KURACAĞIZ"

Erdoğan, "Cumhuriyetimizin ilk asrının demokrasi ve kalkınma eksiklerini beraberce telafi ettiğimiz gibi inşallah Türkiye Yüzyılı'nı da sizlerle beraber kuracağız. Öyle bir ses verin ki, yürekler titresin, gönüller coşsun. Cevabı siz vereceksiniz. Karanlık hesaplar yapanların yüzü düşsün. Öyle bir ses verin ki, 14 Mayıs'ta sandıkta çıkacak sonucun müjdecisi olsun. İstanbul 14 Mayıs'ta fethinden 570 yıl sonra bu şehri Türkiye Yüzyılı heyecanıyla buluşturuyor muyuz? İstanbul, 14 Mayıs'ta bu ülkenin ve bu şehrin kazanımlarına sahip çıkıyor muyuz? 14 Mayıs'ta evlatlarının geleceğine sahip çıkıyor muyuz? 14 Mayıs'ta Türkiye Yüzhyılı için bismillah diyor muyuz? İstanbul 14 Mayıs'ta tercihini doğrudan yana kullanıyor musun? Sizlerle beraber bu yolu gümbür gümbür yürürüz" şeklinde konuştu.

"EY BAY BAY KEMAL, SEN BUNLARIN HESABINI NASIL VERECEKSİN?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gittiğimiz her şehirde havalimanından miting meydanına kadar attığımız her adımda milletimizin sevgisine, coşkusuna şahit olduk. Dün Kayserideydik. 135 bin kişi vardı. Oradan Mersin'e geçtim, 80 bin kişi vardı. Yol kenarları, muhteşemdi. Heyecan, muhteşemdi. Hepsi kararı vermişti. Caddelerdeki, meydanlardaki bu tablo bize başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak 21 yıldır hizmet verdiğimiz milletimizle aramızdaki bağın ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha gösterdi. Bir önceki gün Erzurum'daydım. Dadaşlar bizim otobüsü adeta önünü kestiler, yürütmüyorlar. Fakat alana bir geldik maşallah. Orada da 130 bin kişi. O yürü demezse, yürüyemezsin. Onlarla beraber alana yürüdük. Alandaki coşku başkaydı. Bugün İstanbul hepsinden bir başka güzel. Muhteşem mi muhteşem. İstanbul bugün kendine yakışanı, ona hizmetkar olanı çok iyi tanıdığı için biliyor. Bu kardeşinizi belediye başkanı yaptığınızda İstanbul'un hali neydi? Susuz, çöp, çukur, çamur. Buralardan İstanbul'u bu kardeşiniz kurtardı mı? İstanbul'u susuzluktan kurtardık mı? Ümraniye'de çöp dağları vardı, çöp dağları patladı. 39 kardeşimiz orada öldü. Ey Bay Bay Kemal, sen bunların hesabını nasıl vereceksin? Sizin geçmişiniz bozuk. Geçmişiniz bozuk. Biz orayı ne yaptık? Spor tesisleriyle donattık. Niye bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Şimdi oralar spor tesisleriyle donatıldı. İstanbul'u doğal gazı 50 bin eve girmişti biz 1 milyon 250 bin eve çıkardık. Biz buyuz. Farkımız bu. Şimdi bunu milletimize siz anlatacaksınız" ifadelerini kullandı.

"BUNLARIN HEPSİNE BİRDEN DERSİ VERİP BUNLARI EMEKLİYE SEVK EDİYOR MUYUZ?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yapmayacağımız şeyi söylemiyoruz, söylediğimiz her şeyi de Allah'ın izniyle yapıyoruz. Ülkenin ve milletin meseleleri konusunda en küçük bir sorumluluk hissetmeyenlerin böyle bir derdi yok. Onun için de ülkemize kazandırdığımız her esere takoz koyuyorlar. Milletimize verdiğimiz her hizmete kara çaldılar. Türkiye'nin her kazanımından rahatsızlık duydular. Bunu açıkça söhylemekten de çekinmediler. "Bu hükümet dünyanın en doğru şeyini de yapsa" ne diyorlar "biz yine karşı çıkacağız" Bunun için biz sözümüzü hep milletimize söylüyoruz. Eser ve hizmet yarışımızı da muhalefetle değil, kendi kendimizle yapıyoruz. Ülkemize bugüne kadar kazandırdıklarımızı hatırlayalım. Tek tek anlatsak günlerce bitmeyecek eser ve hizmetle ülkemizi büyüttük, güçlendirdik. Milletimizi güvenli, huzurlu hayata kavuşturduk. Yürümekle bu yol bitmez. Yapacağımız çok şey var. Tabi ki sorunlar da var ama önce nereden nereye geldiğimizi görmemiz lazım. Bir ülke düşünün asırlardır istiklal ve istikbal mücadelesi veriyor, bir yönetici düşünün hizmet üretmek için, engel üstüne engel aşmak zorunda kalıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine başladığımızda bizi bu şehre hizmetten alıkoymak için, neler yaptılar neler ama biz yılmadık. Teslim olmadık. Hamd olsun İstanbul'u sadece CHP'nin çöpünden, çukurundan, çamurundan kurtarmakla kalmadık. Aynı zamanda bu şehri sahip olduğu avantajları, alt yapı ve üst yapı yatırımlarıyla zenginleştirerek dünyanın gıptayla baktığı bir merkez haline getirdik. Haliç neydi? Kokudan yanından geçilebiliyor muydu? Biz, 9 buçuk kilometre Alibeyköy'deki taş ocağına Haliç'in dip çamurlarını naklettik. Orayı şu anda da çocuklar için bir oyun parkı haline getirdik. Haliç kokudan temizlendi. Yanı başına eskiden mezbahanelerin olduğu Sütlüce, orayı Haliç Kongre Merkezi'nin adımını attık. Rahmetli Kadir Bey tamamladı. Nereden, nereye. Boğaz'ın suyunu Haliç'e bağladık. Bu suyla birlikte Haliç'teki o kirli su temizlendi. Bizden sonra da İstanbul'un başındaki adam maalesef rezil etti. Rezil etti. Şimdi de İstanbul'u sel bastığı zaman bunun gittiği yer belli. Ya yurt dışı, ya Bodrum. Buralarda hayatı geçiriyor. O da yetmiyor, şimdi de Bay Bay Kemal ona talimat vermiş, sen niye İstanbul'da duruyorsun. Çık Van'a git. Van'da da PKK'lılarla anlaşmışlar, onların işaretini yapıyorlar. Yav Ekrem, sen Trabzonlusun. İstanbul'a hizmetkar olman varken, senin oralarda ne işin var. 2024'te ona da gereken dersi vermeye hazır mıyız? İstanbul bunlardan çok çekti, yeter. Ankara çok çekti, yeter. İzmir çok çekti, yeter. Bunların hepsine birden dersi verip bunları emekliye sevk ediyor muyuz?" dedi.

"21 YILDA ÜLKEMİZDE MİLLLİ GELİRİ 3 KAT ARTIRDIK"

Biz başbakanlık görevini üstlendik, vesayetin ayak oyunlarını boza boza tarihin en büyük demokrasi ve kalkınma hamlesini gerçekleştirdik. Vesayeti yendik. Bu defa da kendimizi PKK ve FETÖ Terör örgütlerinin saldırılarıyla, darbe teşebbüsleriyle, ülkemizi yıkma girişimleriyle karşı karşıya bulduk. Gezi olaylarında İstanbul'un sokaklarına bu alçaklar ne yazdılar? Zulüm, 1453'te başladı. Bunlar kim? İşte CHP, yandaşları. Bunlar duvarlara yazdılar. Başbakanlık ofisimin karşısına, rahmetli anneciğime hakaretler ettiler. Maalesef. Ne elde ettiler? Bunlar Dolmabahçe'de Atik Valide Camii'ne bira şişeleriyle girdiler mi? Bira şişeleriyle mabedimizi kirlettiler mi? Öyle biz girdik, biraları devirdik. Bay Bay Kemal istediğin kadar fıçı dolusu iç. Hiçbir şey seni iflah etmez. Benim milletim ayyaşa sarhoşa kalkıp da meydanı bırakmaz. Bu yolda yürüyecek çok mesafemiz var. Zulüm 1453'te başladı yazanların mesajı açık değil mi? 17-25'te FETÖ ihanet çetesinin kaset kumpaslarına dört elle sarılanların mesajı açık değil mi? Suriye'yi yerle bir eden kan ve ateş çemberini ülkemize taşımak için terör örgütleriyle kol kola girenlerin mesajı açık değil mi? Karadeniz'de bulduğumuz gaza, Gabar'da çıkardığımız petrole gönlü razı olmayanların mesajı açık değil mi? Kendi ülkesini gidip dışarıya şikayet edenlerden bu milletin hayrına herhangi bir düşünce ve eylem sadır olabilir mi? Amerika'da benzin istasyonuna gittim deyip, malum restoranda kimlerle görüştün Bay Bay Kemal söylesene. FETÖ'cülerle. Ülkemizin savunma sanayinde kat ettiği mesafeyi kendi varlıklarına tehdit olarak görenler bu toprakların evladı olabilir mi? 21 yılda ülkemizde millli geliri 3 kat artırdık. 21 yılda, nüfusumuza eklenen 21 milyona iş ve aş sağladık. Evet 21 yılda 10 buçuk milyon yeni konut yaparak ailelerimizi yuvaya kavuşturduk. 21 yılda 14 buçuk milyon yeni otomobil satışıyla insanlarımızı yeni araçlarının keyfiyle buluşturduk. 81 ilde, açtığımız okullarla üniversitelerle, hastanelerle, yollarla, tren hatlarıyla milletimizin tamamının hayat kalitesini yükselttik. Ama bunları yeterli görmüyoruz. Son dönemde ardı ardına patlayan küresel krizlerin ülkemize yansımalarından kaynaklanan sıkıntıları da biliyoruz. Deprem felaketlerinin üzerine binmesiyle kimi alanlardaki sıkıntıların da arttığının farkındayız. Emin olun konut ve gıda fiyatları başta olmak üzere çarşı pazardaki hayat pahalılığını yok saymıyoruz. Kimi aç gözlülükten kimi mevsim şartlarından kaynaklanan bu meseleleri yakından takip ediyoruz. Zamanla bunların hal yoluna girdiğini muhakkak göreceğiz. Ülkemizin ve milletimizin bugüne kadar ki her sıkıntısını nasıl çözdüysek bunların da üstesinden biz geleceğiz. Çünkü biz çözümün eriyiz. Çünkü biz ülkemizin sahip olduğu imkanları en doğru şekilde değerlendirebileceğimizi biliyoruz. 21 yıldır sadece eser ve hizmet siyaseti yaptık. Bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz. Seçim beyannamemizde yüzlerce binlerce başlıkta ifade ettiğimiz projelerin hepsini de hayata geçireceğiz" şeklinde konuştu.

"14 MAYIS'TA BİZ BU İŞİ ALLAH'IN İZNİYLE BİTİRECEĞİZ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizde laf yok, icraat var. Bizde kuru söz yok. Program var, proje var, taahhüt var. Bunun için 14 Mayıs çok önemli. 14 Mayıs'ta sadece sizin sandığa gitmeniz yetmez. Çevrenizde, seçimdeki tercihi konusunda kafası karışık en az bir eşinizi dostunuzu, akrabanızı da ikna edecek, sandığa götüreceksiniz. Ben size inanıyorum. Bunu hep birlikte başardığımızda 15 Mayıs'a Türkiye Yüzyılı muştusuyla merhaba diyeceğiz. Şu anda emniyetten alıyorum, hala herkes yolda. Gelmekte zorlanıyorlar. Atatürk Havalimanı yetmiyor. Bu bir şeyi gösteriyor, diyor ki, 14 Mayıs'ta biz bu işi Allah'ın izniyle bitireceğiz. Biz sürekli yeni imtihanlarla sınanan bir ülke ve milletiz. Afetler de bu imtihanlardan biridir. Ülkemizde kader bağımız, imkanlarıyla birlikte mihnetlerini de kabullenmemizi gerektiriyor. Biliyorsunuz, Türkiye 6 Şubat'ta tarihinin en çok can kaybına ve en ağır yıkımına yol açan bir depremle karşı karşıya kaldı. Çok insanımızı kaybettik. Biz 3 ayda yıkıntıları kaldırdık, yeni konutların inşasına başladık. Hatta bayramda ilk köy evlerini teslim ettik. 100 bin konteynırın kurulumu bitti, inşa süreci başlayan konut ve köy evi sayısı 142 bini temeli atılan konut sayısı ise 59 bini buldu. Bay Kemal, sen İzmir Milletvekiliydin galiba. İzmir milletvekili olarak İzmir'de o afetlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ne yaptı. İzmir'de konutları biz yaptık, biz. Bunlara 14 Mayıs'ta İzmir'de de gereken cevabı, dersi vermeye hazır mısınız? 319 bini 1 yıl içerisinde teslim edilecek şekilde 650 bin yeni konutla şehirlerimizi ayağa kaldırmak için harıl harıl çalışıyoruz. Bu vesileyle dün akşam saatlerinde Hatay'da meydana gelen elim trafik kazasında hayatını kaybeden vatandaşlarıma Allah'tan rahmet diliyorum. Bir taraftan deprem, bir taraftan da bu asker uğurlamada maalesef onların arasında giren kamyonla 12 kardeşimiz şehit oldu. Bunun yanında yaralılar var. Son aylarda önceliğimizi hep deprem yaralarının sarılmasına, depremde yıkılan yerlerin ihyasına verdik. Bunun için şehirlerimizin bir kısmına çok arzu etmeme rağmen aktarmalı gidiyoruz. İnşallah seçimden sonra hepsini tek tek yeniden gezeceğiz. Sadece Cumhurbaşkanlığımız süresince Cumhur İttifakı olarak buraları ziyaret ettik, ediyoruz, etmeye devam edeceğiz. İnşallah seçimden sonra İstanbul ve Ankara dışındaki 79 vilayetimizin her birini bir kez daha ziyaret ederek teşekkürlerimizi milletime bizaat ifade edeceğiz. Ülkemizi karış karış gezmek insanlarımızın her biriyle teker teker kucaklaşmak bizi yormaz, tam tersine bize güç verir. Enerji verir, heyecan verir. İstanbul her zaman olduğu gibi bu felakette de depremzede kardeşlerine kucak açarak vefasını gösterdi. Bu depremin ülkemize maliyeti 100 milyar doların üzerinde" diye konuştu.

"MERKEZ BANKASININ DÖVİZ REZERVİ 115 MİLYAR DOLAR"

Covid salgınından Rusya Ukrayna savaşına kadar pek çok küresel krizin sonuçlarıyla uğraşan ülkemiz deprem yükünü de omuzladı. Kur, döviz, faiz sarmalı üzerinden ekonomimizi yıkma tehditleri savuranları da unutmayın. Biz tüm bu sorunlarımızın çözümü için gereken kaynağı küresel tefecilerden borç dilenmede değil, ülkemizin kendi imkanlarında arıyoruz. Şimdi ne diyor Bay Bay Kemal? 300 milyar dolar Londra'dan alacakmış. Bay Bay Kemal, avucunu yalarsın. Senin gibilerine bu tefeciler para vermez. Onlar kime para vereceğini çok iyi bilir. Bunlar var ya bir garipler. IMF var. Davos'tayız. O zaman Bebecan da benim yanımda. Gittik ve IMF'in başkanına dedim ki, siz alacağınızı bizden tahsil ediyor musunuz? Ediyoruz dedi. Ama siyaseten gelip Türkiye'yi yönetmek sana düşmez. Türkiye'yi ben yönetirim dedim. O zaman başbakanım. Ne oldu? 2013, IMF'ye olan borcu tamamen bitirdik, ondan sonra da 23 buçuk milyar dolar borcumuz vardı. İş bitti. Merkez Bankamızın döviz rezervi neydi? 27 buçuk milyar dolar. Peki şimdi döviz rezervi ney? 115 milyar dolar. Başbakanlığım döneminde döviz rezervimiz bir ara 135 milyar dolara kadar çıktı. Şimdi yeniden onu da yakalayacağız. Daha da ileri taşıyacağız. Dünyada herkes faizi yükseltirken biz ne yapıyoruz, düşürüyoruz. İstiyoruz ki, yatırımcı gelsin, yatırımını yapsın. Bankalarımızla öncelikle kamu bankaları gerekli krediyi versin. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla da inşallah Türkiye'nin rakamları patlasın. Ne kadar yatırım artarsa, istihdam da o kadar artacaktır" şeklinde konuştu.

"PROJELER BİTTİKÇE KONUT FİYATLARINDAKİ ŞİŞKİNLİK AZALACAKTIR"

Son birkaç ayda açıklanan savunma sanayi projelerinin önümüzdeki 10 yılda ihracat potansiyelinin 65 milyar doları bulduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İktidarlarımızın ilk dönemlerinde tüm gücümüzü alt yapımızdaki asırlık ihmalleri gidermek için kullandık. Türkiye'yi dört temel taş üzerinde yükselteceğiz. Eğitim, sağlık, adalet, emniyet. Daha sonra yetmez dedik. Ulaşım, özellikle tarım. Bunun yanında değerli kardeşlerim diplomasi. Bunları geliştirdik. Her alanda alt yapı eksiklerimizi gidermeye devam ettik. Önümüzdeki dönemde sadece enerji ve savunma alanlarındaki çalışmalarımızla elde edeceğimiz 100 milyar doların üzerindeki kaynağı ne yapacağız biliyor musunuz? Bu kaynağı çalışanıyla, emeklisiyle kadınıyla, genciyle, ülkemizdeki tüm vatandaşların refahını yükseltmek için kullanacağız. Bu doğrultuda pekçok önemli düzenlemeyi hayata geçirdik. Eskiden 66 lira olan emeklilerimizin en düşük maaşlarını 7 bin 500 liraya yükselttik. 66 lira nere, 7 bin 500 nere. İnşallah seçimden hemen sonra 7 bin 500 lira üzerindeki emekli maaşlarıyla ilgili bir düzenleme yapacağız. Aynı şekilde asgari ücreti dolar bazında bile 3 buçuk kat artırarak 8 bin 500 liranın üzerine çıkardık. Gelişmelere göre bu rakamı da tekrar gözden geçireceğiz. Memurlarımızın maaşlarına Temmuz'da sadece enflasyon farkı eklemekle kalmayacak refah payı artışı da yapacağız. Salı günü de şu anda bakanımızın sendikalarla yaptığı görüşmelerin neticesini salı günü inşallah kamuoyuna açıklayacağım. Bunu açıklayarak inanıyorum ki işçilerimiz de önümüzdeki döneme çok daha farklı girecek. TOKİ'nin deprem bölgesinde İstanbul başta olmak üzere ülke genelinde başlattığı projeler bittikçe konut fiyatlarındaki şişkinlik azalacaktır. Yarısı bizden kampanyasıyla, yeni rezerv alanlarla desteklediğimiz kentsel dönüşüm projeleri, özel konut inşaatlarını da hızlandırıyor. Tüm bu gelişmeler kiraları makul bir düzeye çekecek. Birilerinin niye enerji projelerimize, savunma sanayi atılımlarımıza, TOKİ inşaatlarına karşı çıktığını anlıyorsunuz değil mi? Bunlar Türkiye'nin belini doğrultmasını istemiyor. Bunlar milletimizin güvenliğini ve refahını istemiyor. Bunlar ülkemizin istikrarsızlığından milletimizin sefaletinden, devletimizin zayıflığından besleniyor. Biz bugüne kadar meydanı kendi ikballerini Türkiye'nin zafiyetinde arayanlara bırakmadık. Karşımızdaki artık 7'li mi?, 9'lu mu?, 11'li mi? Olduğu iyice karışan masadan bahsediyorum. Masanın üstünde kimler var, altında kimler var. Hepsi birbirine karışmış. Bizimle asıl derdi olanlar tek parti faşizminin temsilcileriyle onların mağdurlarını, baba katiliyle baban bir safta misali bir araya getirenlerdir. Türkiye'de yönetim değişmeli manşetleri atanlar, jendini milli görüşçü olarak pazarlayanlarla, LGBT'cileri aynı safta buluşturanlardır" dedi.