Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye, son yıllarda uluslararası ilişkilere damgasını vuran oyun kurucu bir ülke haline gelmiştir (2)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin öncelikleri çerçevesinde büyükelçilik ve konsüler ağı genişletmek istediklerini belirterek, "Burada ilkemiz gayet netdir. Üç kıtanın kalbinde yer alan Türkiye, hadiseleri tribünden seyredemez....

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye, son yıllarda uluslararası ilişkilere damgasını vuran oyun kurucu bir ülke haline gelmiştir (2)

'TÜRKİYE'NİN MENFAATLERİNİ KORUMANIN DERDİNDEYİZ'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin öncelikleri çerçevesinde büyükelçilik ve konsüler ağı genişletmek istediklerini belirterek, "Burada ilkemiz gayet netdir. Üç kıtanın kalbinde yer alan Türkiye, hadiseleri tribünden seyredemez. Sahada ve masada güçlü olmak bizim için tercih değil mecburiyettir. Bunun yolu da yapıcı, aktif ve dengeli bir dış politikadan geçiyor. Türkiye eksenli bir okumayla usta bir satranç oyuncusu titizliğinde bölgemizdeki ve ötesindeki gelişmelere müdahil oluyoruz. Gerilim peşinde koşmadığımız gibi onurlu, sabırlı, kararlı ve basiretli bir tavırla kimden gelirse gelsin baskılara da boyun eğmiyoruz. Diplomasinin tüm imkanlarını, sert ve yumuşak güç unsurlarının tamamını kullanarak Türkiye'nin menfaatlerini korumanın derdindeyiz. Devletimizin öncelikleri çerçevesinde büyükelçilik ve konsüler ağımızı büyütme gayretlerimiz devam ediyor. İçeride de Bakanlığımızın insan kaynağı eksiğinin giderilmesi ve fiziki şartlarının iyileştirilmesi noktasında hazırlıklarımız sürüyor. Yeni dönemde özellikle bu iki konuda ihtiyaçları karşılayacak adımları süratle atacağız. Bakanlığımızı, Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun dış politikasını başarıyla yürütecek kapasiteye, fiziki imkanlara, insan kaynağı ve zihni kodlara muhakkak kavuşturacağız. Türk diplomasisinin küresel ölçekte yükselen yıldızının gerisinde, işte bu 21 yıllık çabalarımız ve hamlelerimiz vardır" diye konuştu.

'IRAK VE SURİYE İSTİKRARA KAVUŞTUKÇA SIĞINMACILARIN GÖNÜLLÜ, GÜVENLİ VE ONURLU GERİ DÖNÜŞLERİ DE HIZLANACAKTIR'

Erdoğan, sığınmacıların geri dönüşlerine ilişkin ise, "Türkiye, son yıllarda uluslararası ilişkilere damgasını vuran, birçok kritik başlıkta dahli aranan, katkısı beklenen, takınacağı tavrı yakından takip edilen oyun kurucu bir ülke haline gelmiştir. Göreve başlama törenine iştirak eden ülkelerin sayısı ve çeşitliliği Türkiye'nin müessil güç hedefine çok yaklaştığını göstermiştir. Libya'da meşru hükümetten yana müdahalemiz, bu ülkenin bölünmesinin önüne geçmiştir. Can Azerbaycan'la sergilediğimiz dayanışma sayesinde hem 30 yıllık işgalin ardından Karabağ özgürlüğüne kavuşmuş hem de Güney Kafkasya'da kalıcı barış ve istikrar adına önemli bir fırsat yakalanmıştır. Suriye'nin kuzeyine yönelik harekatlarımız güney illerimizin güvenliğini teminat altına almanın yanında terör devleti kurma heveslerini de kursaklarda bırakmıştır. Irak makamlarıyla eşgüdüm içinde yürüttüğümüz operasyonlarımızla bölücü terör örgütüne tarihinin en ağır darbesini indiriyoruz. Kuzey Irak'ta teröristler tarafından alçakça şehit edilen diplomatımız Osman Köse'nin kanını yerde bırakmadık. Irak'la birlikte Türkiye'nin de toprak bütünlüğünü tehdit eden terör belasını ortadan kaldırıncaya dek bu operasyonlarımız sürecektir. Irak ve Suriye istikrara kavuştukça sığınmacıların gönüllü, güvenli ve onurlu geri dönüşleri de hızlanacaktır. Millet olarak bu meselede insanlık tarihine altın harflerle yazılacak büyük bir fedakarlık örneği sergiledik. Tıpkı ecdadımız gibi savaştan ve zulümden kaçarak ülkemize sığınan mazlumlara kucak açtık. İnşasına başladığımız konut projeleri, daha fazla sığınmacının evlerine dönmelerini teşvik edecektir" dedi.

RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI

Türkiye'nin gayretleri neticesinde Karadeniz Tahıl Girişimi'nin iki kez uzatıldığını hatırlatan Erdoğan, "Ukrayna savaşındaki tutumumuz, sizlerin de çok iyi bildiği üzere tüm dünyanın takdirini toplamıştır. Türkiye ilk günden itibaren takındığı dengeli ve hakkaniyetli tavırla bu krizin çözümünde anahtar ülke rolünü üstlenmiştir. Bu süreçte ne muhalefetin "Türkiye dışlanacak, Türkiye yalnız kalacak" eleştirilerine kulak astık ne de birilerinin savaş vagonuna gözü kapalı bir şekilde atladık. Savaşan tarafları ilk kez aynı masa etrafında bir araya getirdiğimiz İstanbul sürecinin yanı sıra esir takasları ve Karadeniz girişimi ile çatışmalara çözüm bulmaya, akan kanı durdurmaya çaba harcadık. Gayretlerimiz neticesinde iki kez uzatılan Karadeniz Tahıl Girişimi yüz binlerce insanın hayatına mal olabilecek bir gıda krizinin önüne geçmiştir. 17 Temmuz itibarıyla askıya alınan girişimin, kapsamı genişletilerek tekrar uygulanması için temaslarımız devam ediyor. Geçen hafta Sayın Putin ile yaptığımız telefon görüşmesinde, Rusya'nın talep ve beklentilerini ilk elden tekrar öğrenme fırsatını bulduk. Afrikalı kardeşlerimizin tahıl ürünlerine erişimi noktasında bizim gibi Sayın Putin de hassasiyet gösteriyor. Bu konuda ortak bir paydada buluşabileceğimize inanıyorum. Şüphesiz bu sorunun daha fazla çıkmaza girmeden çözümü, batılı ülkelerin sözlerini yerine getirmelerine bağlıdır. Geride bıraktığımız dönemde ahde vefa ilkesi maalesef gözetilmedi. Karadeniz girişimi ile oluşan olumlu atmosferi, önce ateşkese ardından kalıcı barışa tahvil edecek diplomatik adımlar atılmadı. Bunlar yapılmadığı gibi halen ateşe körükle gidiliyor. Türkiye olarak bizim buradaki duruşumuz bellidir. Biz daha fazla savaş, kan ve gözyaşı görmek istemiyoruz. Savaşın Karadeniz'e yayılması tüm bölgemiz için tam anlamıyla bir felaket olacaktır. Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni titizlikle uygulayarak şimdiye kadar böyle bir trajedinin yaşanmasına müsaade etmedik. Bundan sonra da gerilimi düşürmek, her iki tarafın da bu girdaptan çıkışını temin için samimiyetle çalışmayı sürdüreceğiz" ifadelerinde bulundu.

'KİMSEYLE KAVGA PEŞİNDE, HUSUMETLERİ BÜYÜTME DERDİNDE DEĞİLİZ'

Türkiye Yüzyılı'nda çevre ülkelerde barış ve istikrarı sağlamak istediklerini belirten Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı olarak sembolleştirdiğimiz yeni dönemde hedefimiz, ülkemizin etrafında bir barış, istikrar ve refah kuşağı tesis etmektir. Diyalog ve diplomasi bizi bu hedefe taşıyan en önemli iki aracımız olacaktır. Her zaman söylüyorum, sıkılı yumruklarla musafaha yapılmaz. Kimseyle kavga peşinde, husumetleri büyütme derdinde değiliz. Bilakis dostlarımızın sayısını daha da artırma derdindeyiz. Bizim kimseyle, özellikle komşularımızla çözülemeyecek hiçbir meselemiz yoktur. Herkesle görüşmeye, konuşmaya, karşılıklı adımlarla ortak bir noktaya buluşmaya varız ve hazırız. Son dönemde bölge ülkeleri, Avrupa Birliği ve NATO müttefiklerimizle oluşturduğumuz pozitif gündemi sürdürmekte kararlılıyız. Eylül ayında katılacağımız G20 Liderler Zirvesi ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bu yöndeki çabaları yoğunlaştıracağız" dedi.

'DEVLETİN VATANDAŞINA UZAK DURDUĞU, VATANDAŞINA TEPEDEN BAKTIĞI ANLAYIŞ RAFA KALDIRILMIŞTIR'

Bu makamlarda oldukları müddetçe devletin kapısını, "milletin kapısı" yapmaya devam edeceklerini vurgulayan Erdoğan, "Depremin açtığı yaraları sarmaya çalıştığımız zor dönemde ekonomik ilişkilerimizi geliştirecek çalışmalara ağırlık vermelisiniz. Her bir büyükelçimiz, aynı zamanda görev yaptığı yerde ülkemizin ihracat seferberliğinin öncüsü olmalıdır. Türkiye'nin her alanda daha çok üretip, daha fazla ihracat yapmaktan başka çıkış yolu bulunmuyor. Türk ürünlerinin tanıtımı, iş dünyamıza yeni pazarlar bulunması, ülkemize daha fazla turist çekilmesi noktasında girişimlerinizi artırmalısınız. Bizler, yurt dışındakilerle birlikte neredeyse 100 milyonluk büyük bir aileyiz. Bugün 7 milyondan fazla kardeşimiz hayatını yurt dışında idame ettiriyor. Şunu lütfen hiçbir zaman unutmayın, dünyanın neresinde olursa olsun devlet kapısı hacet kapısıdır, umut kapısıdır. Büyükelçilik bir dönem olduğu gibi vatandaşın çekinerek gittiği, devletin soğuk yüzünü temsil eden bir yer asla değildir. Devletin vatandaşına uzak durduğu, vatandaşına tepeden baktığı hatta kimi vatandaşlarını sırf inancından ve kılık kıyafetinden dolayı hor gördüğü anlayış bir daha geri gelmemek üzere rafa kaldırılmıştır. Tekrar hortlatılmaya çalışılan bu zihniyete milletimiz 14 ve 28 Mayıs seçimlerinde, sandığa yansıttığı iradesiyle bir kez daha "dur" demiştir. Pek çok açıdan turnusol işlevi gören seçimlerde gurbetçilerimiz, yüzlerce kilometre yol giderek, saatlerce sıra bekleyerek, bize, demokrasimize ve geleceklerine sahip çıkmıştır. Biz bu vefakarlığı, şahsımıza yönelik bu muhabbeti, tüm dünyaya verilen demokrasi dersini asla ve asla unutmayacağız. Allah'ın izniyle bu makamlarda olduğumuz müddetçe devletin kapısını "milletin kapısı" yapmaya devam edeceğiz. Sizlerden bulunduğunuz ülkelerde, vatandaşlara karşı daima müşfik, hürmetkar ve yardımsever olmanızı bekliyorum. Hangi görüşten, gelir grubundan, kökenden olursa olsun kapınıza gelen her bir kardeşimize, Türkiye'nin gücünü, büyüklüğünü ve kerim devlet vasfını hissettirmelisiniz" ifadesinde bulundu.

'İSLAM DÜŞMANLIĞIYLA MÜCADELE İÇİN DE DAHA FAZLA ÇABA HARCAMAMIZ GEREKİYOR'

İslamofobiyle kararlı bir şekilde mücadele edeceklerinin altını çizen Erdoğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

"Son haftalarda kimi Avrupa devletlerinde artık tahammül edilemez boyutlara varan İslam düşmanlığıyla mücadele için de daha fazla çaba harcamamız gerekiyor. Mukaddes kitabımız Kur'an-ı Kerim'e yönelik saldırıları engellemek, bu nefret suçlarının faillerinin hak ettiği cezayı almasını sağlamak Türk ve Müslüman olarak hepimizin asli görevidir. Nitekim günden güne pervasızlaşan bu barbarlık karşısında, en güçlü ve etkili tepkiyi veren ülkelerden biri olduk. İslam düşmanlığıyla mücadelemizi, dost ve kardeş ülkelerin yanı sıra kutsallara yapılan saygısızlığı kabullenmeyen diğer inanç mensuplarıyla iş birliği içinde yürütüyoruz. Ayrıca üyesi olduğumuz tüm uluslararası kuruluşları, bu konuda harekete geçirmek için gayret gösteriyoruz. İnşallah bu girişimlerimiz neticesinde, makul çoğunluğun iradesi, insanlık düşmanı bir avuç sapkın güruhun provokasyonlarına galip gelecektir. Türkiye, bu mücadelenin sancaktarlığını yapma sorumluluğunu, asırlardır olduğu gibi bugün de hakkıyla ifa edecektir. Sizlerden temsil görevini en güzel şekilde yerine getirirken, devletimizin gücü ve milletimizin dualarının daima yanınızda olduğunu ve olacağını bilmenizi istiyorum. Yine sizlerden, "dünya beşten büyüktür" ve "daha adil bir dünya mümkün" diyerek ilan ettiğimiz Türkiye Yüzyılı vizyonumuza samimiyetle sahip çıkmanızı bekliyorum."

Düzgün Barış DENİZ/ANKARA, -